Sosyolojik Kafa Bir Sosyal Bilim Romanı - Mevlüt Özben bedava kitap

Sosyolojik Kafa Bir Sosyal Bilim Romanı - Mevlüt Özben ücretsiz kitap yeni sürüm

Hiç sıkılmadan keyifle okuyacağınız, okurken kimi zaman notlar almaktan government geri duramayacağınız farklı bir roman Sosyolojik Kafa. İstanbul’a Sosyoloji okumaya giden üniversite öğrencisi Nilüfer’in Romanı. Nilüfer ile birlikte İstanbul’u yaşarken, onun gözünden sosyolojinin derinliklerine inecek,sosyolojik kavramlarla tanışacak ve sosyolojik düşünme becerisinin hazını yaşayacaksınız. Bir rüya artığı olarak kalktı yataktan, satine göz atığında acele etmesi gerektiğini anladı, ama yine de bir yavaşlık vardı üzerinde. Uyanmayı becerememiş uykulu bir bedenin zorlama hareketleriyle hazırlandı ve ayrıldı kaldığı öğrenci yurdundan. Okula varıp sınıfa girdiğinde Sabahatin Hoca’yı tahtaya şir yazarken buldu… ‘Ey kuş’ dedim, ‘Acayipsin, ya bir iblis ya kâhinsin, Üste Tanrı alta insan, hepimiz taparız ona, Söyle bu kederli ruha, var mı ikinci bir vuslat, Melek gibi Lenor’umu kucaklar mıyım acaba? Sarar mıyım onu şöyle, yine mazideki gibi’ GO an kuzgun dile geldi, cevap verdi, ‘Asla’ dedi. Edgar Alan POE Sosyoloji eğitimi alan butt olarak bu bilimin bana katıklarını somutlaştırmaya çalışıyorum kafamda. Kendi kendime soruyorum, sosyoloji bana ne katı?Sosyolojinin, yaşamdan drop üretme sanatında ustalaşmış yetişkinler dünyasına ve topluma daha bir kuşkuyla, yani bildik olanı bilmedikleştirerek bakmamı sağladığını söyleyebilirim öncelikle. Bu bilim insan ve toplum yaşamına sadece gözlerimle değil, yüreğimle de bakmam gerektiğini sezdirdi. Hemen hemen her şeyi daha bir farklı görmeye başladım. Çocuklar kıyıya vururken de, kadın oldukları için insanlar şidet gördüğünde ya government öldürüldüğünde de, pek çok insan diyetisyenlerin kapısında kuyruk olmuşken açlıktan çocuklar öldüğünde de descendant sufficient tetikte oldum. Fark etim ki, sorun büyürken unutuklarımızda! Sosyolojik bakışın özünü, çocukluğumuzun hazineleri ile harmanladım çoğu zaman. Yetişkinler dünyasının yaratığı dramların yıldızları söndürdüğünü gördükçe sosyologların “küçük prens” olması gerektiği düşündüm. Sosyoloji ve sosyologlar yıldızların tekrar parlaması için bir şeyler yapabilirler umudu beni daha çok bağladı bu bilime.